Yavaşlama başladı 2023'e bakıyoruz
Borusan Holding CEO’su ERKAN KAFADAR, kendileri için pozitif geçen 2021’in ardından ilk 9 ayda daha da iyi bir 2022 öngördüklerini söylüyor.
Borusan Holding CEO’su ERKAN KAFADAR, kendileri için pozitif geçen 2021’in ardından ilk 9 ayda daha da iyi bir 2022 öngördüklerini söylüyor.
Borusan Holding CEO’su ERKAN KAFADAR, kendileri için pozitif geçen 2021’in ardından ilk 9 ayda daha da iyi bir 2022 öngördüklerini söylüyor. “Ancak talepte yavaşlama var. 2023’le ilgili yavaşlamanın nasıl devam edeceğine bakıyoruz” diyen Kafadar, finansmanın pahalılaşmasının en büyük sorun olduğunu belirtiyor. Borusan’ın 2025 sonuna kadar 800 milyon dolar ila 1 milyar dolar arasında yatırım planladığına dikkat çeken Kafadar, “Yatırımlarımızı tamamlarsak ve konjonktür de desteklerse 2025 sonunda ciroda 8 milyar doları geçeriz” diye konuşuyor.
Borusan Grubu, 2021 yılında 47 milyar TL ciroya ulaşarak TL bazında yüzde 79 büyüdü. Grubun dolar bazındaki büyümesiyse yüzde 37 oldu ve cirosu 5,2 milyar dolara ulaştı. Borusan Holding Grup Başkanı Erkan Kafadar, çok iyi geçen 2021’in ardından 2022’nin ilk 9 ayının 2021’den daha iyi geçtiğini söylüyor ve ekliyor: “Yılın son çeyreğinde global ölçekteki yavaşlamanın arttığını bulunduğumuz sektörlerde çok net görüyoruz. Demir çeliğin, yassı çeliğin temas etmediği sektör yok. Buralarda da yavaşlama var. 2023’le ilgili bu yavaşlamanın nasıl devam edeceğine bakıyoruz.” Bugün finansmana ulaşım maliyetinin pahalılaşmasının en önemli problem olduğuna dikkat çeken Kafadar, “Finansmanın pahalılaşmasının hem günümüze hem yarına etkisi var” diye konuşuyor. Özellikle ABD ve Avrupa’daki korumacı politikaların da işlerini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Bu iki pazarda var olan üretim yatırımlarına yenilerini ekleme planları olduğunu da ifade eden Kafadar, “2022 yılının sonunda ciroda 6 milyar doları geçeceğimizi öngörüyoruz. Yatırımlarımızın hepsini tamamlayabilirsek ve dünyadaki genel konjonktür de destek olursa 2025 yılı sonunda ciroda 8 milyar doları geçeriz” diye konuşuyor. Borusan Holding CEO’su Erkan Kafadar, Capital’in sorularını şöyle yanıtladı:
2021 yılı nasıl geçti? Grup ve şirketleriniz açısından nasıl bir yıl oldu?
2021, Türkiye için son 5-6 yıllık dalgalanmaların ötesinde daha sürdürülebilir ekonomik şartların olduğu ilk yıldı. 2021 yılında da pandemiyle ilgili ilkbaharda ve son çeyrekte dalgalanmalar yaşadık. Bunlar büyük ölçüde aşıyla aşıldı. 2021 yılının geneli çok şikayet etmeyeceğimiz, iyi bir yıl olarak geçti. 2021 yılında 47 milyar TL ciroya ulaştık.
TL bazlı büyüme oranınız ve reel büyüme oranınız neydi?
TL bazlı büyüme oranımız yüzde 79 ama reelden kastınız döviz bazlı büyümeyse grup ciromuz 2020’de 3,8 milyar dolardı, 2021’de ciro 5,2 milyar dolara çıktı. Grup işleri olarak emtia ürünleriyle çok ilgiliyiz. İşlerimizde dolar fiyatları hakim. Üretimdeki ciromuzun yarısı boru üretimiyle yassı çelik üretimi ve satışından geliyor. Dolayısıyla burada döviz ve emtia fiyat artışları büyümede etkili oldu. 2021, genelde bütün işlerimizde büyük cirolar yakaladığımız önemli bir yıl oldu.
Büyüme nereden geldi?
Toplam 2,4 milyon ton yassı çelik ve boru satışı yaparken fiyat artışını oldukça iyi yönettik. Borusan Otomotiv ile yaklaşık 35 bin adet sıfır ve ikinci el araç satışı gerçekleştirdik. 2021 yılında premium pazarda segment lideri olduk. Makine ve güç sistemleri işimiz artan emtia fiyatlarından faydalandı. Farklı ülkelerdeki riskleri doğru şekilde yönettik. Borusan EnBW Enerji şirketimiz toplam 220 MW güçte yeni santral yatırımları gerçekleştirdi. Sürdürülebilirlik alanında holding ve grup şirketlerimiz olarak iklim, insan, inovasyon odak alanlarındaki çalışmalarımızı sürdürdük.
Navlun krizi, hammadde fiyatları artışı sizi nasıl etkiledi? Bu süreci nasıl yönettiniz?
Navlunlar öngörülemeyecek duruma geldi. Dalga boyları çok derinleşti. Tüm senaryoların dışında gerçekleşmeler oldu. 2008 krizinden sonrasına baktığımızda pazarlardaki değişimlerin, arztalep dengelenmesinin çok daha kısa dönemli ve daha derin olduğunu görüyoruz. 2021 yılı da böyle bir yıldı. Özellikle hammadde ve navlun fiyatlarındaki artışla tedarik zinciri veya değer zinciri dediğimiz her şey pandemiyle kopma noktasına geldi. Onların oturması da vakit aldı. Fiyattaki olağanüstü değişikliklerden de çok fazla sayıda global oyuncu ciddi fayda sağlamaya başladı. Baktığınızda navlun fiyatlarındaki artış büyük armatörlerin, emtia fiyatlarındaki artış ise dünyadaki büyük maden şirketlerinin işine yaradı. 2020’de sembolik de olsa eksi petrol fiyatı olmuştu. 2021’de ise 100 dolara ulaşan petrol fiyatından büyük ölçüde yararlananlar oldu. Bunların hepsinden biz de etkilendik.
Nasıl bir etki yaşadınız?
Navlun, ihracatta daha fazla işimizin içine giriyor, ithalatımız da var. Riskimizi bölüyoruz. Bizde uzun dönemli kontratlar daha fazla. Bu da 2020’nin ilk yarısında ve 2021’de, piyasada fiyatların çok hızlı arttığı dönemde, maliyet yapısı anlamında bizi korudu. 2022, enteresan bir yıl oldu. Özellikle demir çelik fiyatlarında düşüş bekliyorduk. Rusya ve Ukrayna, Türkiye için demir çelikteki ana tedarik kaynakları. Türkiye’nin bu ürünlerdeki ithalatının yüzde 55-60’ı bu ülkelerden geliyor. Savaş başlayınca Ukrayna’dan ithalat imkanı kalmadı. Rusya’da ise birtakım kısıtlamaların başladığı aylardı. Dolayısıyla önce Türkiye’de sonra globalde yeniden beklenmeyen bir fiyat artışı oldu. Dünyadaki yüksek enflasyonist ortamın da getirdiği fiyat artışlarıyla 2022’de talepte gerilemeyi sektör bağımsız görüyoruz.
Global resesyon başladı mı?
Yılın son çeyreğinde global ölçekteki yavaşlamanın arttığını bulunduğumuz sektörlerde çok net görüyoruz. Demir çeliğin, yassı çeliğin temas etmediği sektör yok. Dolayısıyla böyle bir yavaşlama var. 2023’le de ilgili bu yavaşlamanın nasıl devam edeceğine bakıyoruz. Dünyanın fiyat artışları, enflasyon ve finansmana ulaşım maliyeti problemi var. Finansmanın pahalılaşmasının hem günümüze hem yarına etkisi mevcut. Yarına etkisi ne biliyor musunuz? Yatırımlar.
Yatırımlar nasıl etkilenecek?
Büyük bir yatırım yapacağınız zaman bunun 8-10 yıl arasında geri dönüşü olacağını hesaplıyorsunuz ve 8-10 yıl vadede kredi almaya çalışıyorsunuz. Bugün Türkiye’deki bir yatırımcı için 10 yıllık bir kredi almanın maliyeti döviz bazında yıllık yüzde 10’un üzerine geliyor. Bu oranlarla kolay kolay kimsenin yatırım yapma ihtimalini görmüyorum. Bu ne demek? Aslında gelecekteki istihdamı ipotek altına almak demek.
Enerji sektöründe de yatırımlarınız var. Bu savaş kaynaklı enerji kriziyle özellikle Avrupa’da, Türkiye’de nasıl gelişmeler var. Siz yatırımlara devam edecek misiniz?
Enerjide ağırlıklı olarak rüzgar yatırımı yapıyoruz. Bugün 720 MW olan kapasitemizin 670 MW’ı rüzgar enerjisi yatırımlarımızdan oluşuyor. Rüzgar gülü yatırımının bir gövdesi var ki o çelik konstrüksiyon Türkiye’de yapılıyor, kanatlar Türkiye’de yapılıyor, motor yani elektriğin üretildiği kısım henüz Türkiye’de yapılmıyor ama bu konuda da birçok çalışma var. Bu sektör Türkiye’de çok iyi gelişti. Yerlileşme politikasıyla birlikte buraya yatırımlar da gelmeye başladı ki yatırımlar da desteklendi ve çok doğru bir adım oldu. Önümüzdeki dönemi şöyle görüyorum: En yakın komşumuz olan Avrupa, çok yakın zamana kadar Rusya’ya doğal gazda yüzde 90 mertebesinde bağımlıyken 2023-2024 itibarıyla Rusya’dan hiç enerji almayacağını söylüyor. Bu bir dönüşüm.
Enerjide devam eden ve planlanan yatırımların tutarı ne olacak?
Güneşte 94-100 MW’lık yatırımımız olacak. Güneşte MW başına yatırım tutarının 600 bin dolar yani toplamda 60 milyon dolar yatırım olarak hesaplıyoruz. Rüzgarda 120 MW’lık yatırım planlıyoruz. Rüzgarda MW başına 1,2-1,3 milyon dolar yatırım maliyeti var. Rüzgara da 140-150 milyon dolar arası yatırım hedefimiz var. Bu üç büyük yatırımımızı 2025’in sonuna kadar devreye almayı planlıyoruz.
Hem ihracat yapıyorsunuz hem yurt dışında üretim tesisleriniz var. İhracat tarafında ve globalde işler nasıl?
Hem ihracat gelirimiz var hem yurt dışında kurulu şirketlerin faaliyetlerinden doğan bir gelir elde ediyoruz. Toplam ciromuzun yüzde 28’i bunlardan geliyor. Türkiye’den boru ve yassı çelik ihraç ediyoruz. Burada çok büyük iki problem var. Fiyat bağımsız konuşuyorum. Birincisi Amerika çok önemli bir pazar ve 2018 yılından beri Amerika’ya ihracat yapamıyoruz ya da çok az yapabiliyoruz. Başkan Trump döneminde başlatılan ve 232 numaralı kanunla gelen bir kısıtlamaya göre Türkiye’den giden ürünlere ilave yüzde 25 vergi uygulanıyor. Yani rakiplerimiz ya da yerli üretici, bu yüzde 25 vergiyi ödemiyor. Biz de hem sevk edelim hem ek yüzde 25 vergiyi ödeyelim hem de üstüne bir fayda sağlayalım noktasında sıkışıyoruz. Korumacı politikalar canımızı çok yakıyor. Birkaç müşterimizle bu vergilerin kalkacağı beklentisiyle devamlılığı sağlamak, pazardan kopmamak için yatırım gibi gördüğümüz bir ticareti sürdürüyoruz. Ama bu gerçek bir ticaret değil.
Avrupa tarafında durum nasıl?
Avrupa tarafı da karışık. Orada da bir safeguard uygulaması var. Amerika bu vergiyi koyunca Avrupa endişelenerek “Ben de kendi bölgemi koruyacağım” dedi. 2018 yılında ülke bazında her ürüne yönelik kota koydular. Kotayı yıllık da değil çeyreklik bazda koyunca yönetmek daha da zorlaştı. Bu kotalar çok hızlı dolup boşalıyor, onları takip etmeniz gerekiyor. Gümrüklerde ilave maliyet çıkıyor. Lojistik problem de yaşadığımız için istediğimiz zamanda sevk gerçekleştiremeyince gereksiz vergi ödediğimiz durumlar oluyor. Çünkü kotanın dışına çıkınca yüzde 25 vergi ödeniyor. Ana pazarlarımız olan Amerika ve Avrupa’daki ihracatın zorlaşması gerçekten bizi de bir ihracatçı olarak çok yoruyor.
2018’e kadar ihracatınızın yüzde kaçını bu iki pazara gerçekleştiriyordunuz?
En az yüzde 50’siydi. Hatta yüzde 60’a vardığı dönemler oluyordu. Bugün yüzde 20-25’lerde. Bu şartlara rağmen ihracat seviyesini düşürmemek çok zor. Amerika kapanınca Kanada ve Meksika’da ticareti artırıyoruz. Avrupa’yı bu kotalar çerçevesinde yönetmeye çalışıyoruz ama zorlanıyoruz. Orta Doğu bizim için büyük bir pazar. 2022’ye kadar Ukrayna bizim için bir pazar olma özelliğini kazanmıştı. Bunun yanında Rusya az da olsa bir pazardı. Uzak Doğu’da çok dönemsel birtakım fırsatlar çıkıyor.
Amerika’daki Borusan Mannesmann Pipe şirketinizin cirosu ne kadar ve Amerika’da hedefleriniz neler?
2022 cirosu 400 milyon dolar civarında olacak. Amerika’da 60-70 milyon dolarlık üretim yatırımı yapıyoruz. Oradaki kapasitemizi yüzde 7 civarında artıracağız. Sonrasında başka neler yapabileceğimize bakacağız. Amerika bizim daha fazla bulunmak istediğimiz bir ülke. Ama ihracata bu zamana kadarki gibi devam edemeyeceğimizi görüyoruz. Bugün adı 232 koruması olur yarın başka bir engel çıkabilir. O nedenle Amerika’da üretimi artırma planımız var.
Avrupa’da da üretim planınız var mı?
Var, Avrupa’da yine İtalya’da boru fabrikamız mevcut. Romanya’da da ileri işleme yapacağız yani Türkiye’de ya da İtalya’da ürettiğimiz boruları Romanya’ya getirip farklı boylarda keseceğiz. Böylece son kullanıcının kullanımına daha hızlı bir şekilde cevap vereceğiz. Sonrasında da Romanya’da nasıl üretim yapabiliriz, nerede bu üretimi yapmalıyız buna bakacağız. Üretim Avrupa’nın batısından doğusuna kayıyor. Biz de doğuya gitmeyi düşünüyoruz. Önemli olan müşterinize yakın olmak ve iyi hizmet vermek. Ürün kalitesi olarak bütün rakiplerimizle aynı seviyede olduğumuzu görüyorum. Fakat tabii mesafe uzun. Buradan oraya ihracat yapmakla orada bu üretimi yapıp lojistiği veya değer zincirini daha birbirine yakın kurgulamanın getirdiği faydalar var. Bunları değerlendiriyoruz.
Türkiye’yi dahil edersek çelik ve boru sektöründeki yatırım planınız nedir?
Türkiye apayrı bir konu. Türkiye, ana pazarımız ve yatırımlarımız devam ediyor. Boru fabrikalarında son 3 yılda 75 milyon dolarlık bir yatırımı tamamladık. Yassı çelikte yeni ve büyük bir yatırımın planını yapıyoruz. Amerika’da devam eden 60-70 milyon dolarlık yatırımımız devam ediyor. Orada bir yatırım planımız daha var, onu da yapmaya karar verirsek 150 milyon dolarlık bir yatırıma ulaşabiliriz. Romanya’daki yatırım ilk aşamada 10-15 milyon dolarlık bir yatırım olacak. Çok kaba hesapla toplam yatırım olarak bakarsak; enerji ve boru tarafında ayrı ayrı 200’er milyon dolar, yassı çelik projesini devreye alma ve diğer planlarla kafamızdakileri alt alta topladığımızda 800 milyon dolarla 1 milyar dolar arasında bir yatırımı Türkiye ağırlıklı olmak üzere öngörebiliyorum.
Finansmanın pahalılaşmasına rağmen siz nasıl bu yatırımları planladınız?
Bu yatırımlarda finansmanı yurt dışı kaynaklardan sağlayacağız. Amerika’da da finansman maliyetleri artıyor. Ülkelerin CDS’iyle alakalı bir oran var. Türkiye’de böyle uzun dönemli bir krediyi bulmak zor. Biz de projelerin finansman ayağını şu an biraz bekletiyoruz. Çünkü bugün finansman kaynakları size yatırımı kolay kolay yaptıracak seviyede değil. Tabii Amerika’da bugün libor artı diye konuştuğumuz rakamların 3-3,5 arasında olduğunu görüyoruz. Türkiye’de bu rakam bugün 8’den aşağı değil. Dolayısıyla çözümümüz yurt dışı finansman.
2022 nasıl gidiyor? Ciroda hem yıl sonu hem 2025 sonu beklentileriniz neler?
2022 de genelde 2021 gibi iyi geçti. 2022’nin toplamı 2021’den de yüksek olacak ama 2022’nin 4’üncü çeyreği 2021’in son çeyreğinde daha olumsuz bir tablo çizecek. Geçen yıl global bir resesyon konuşulmuyordu. Talep düşüyor. Maliyetlerle ilgili iki büyük problem var. Biri enerji maliyetlerinin artması. Dünyada rakiplerden enerji nedeniyle negatif ayrışmıyoruz. Tabii daha fazla işletme sermayesi bağlamamız gerekiyor ve tüketici açısından da fiyatlar arttığı için talep azalıyor ama bunlar rakiplerle ortak problemimiz. Türkiye’nin bugün negatif ayrıştığı nokta, finansman maliyetinin artması, tüketici açısından da alım gücünün düşmesi. 2022, 2021’den daha iyi bir yıl olacak, bunu görebiliyoruz. 2022 yılının sonunda ciroda 6 milyar doları geçeceğiz. Çelik işinde dalgalanma var. Fiyatı 100 dolar da olabiliyor, 200 ya da 300 dolar da... O yüzden bir ciro tahmini yapmak çok zor ama yatırımlarımızın hepsini tamamlayabilirsek, ki hayata geçirebileceğimizi düşünüyoruz, dünyadaki genel konjonktür de destek olursa 2025 yılı sonunda ciroda 8 milyar doları geçeriz.
kaynak :Capital |
. . .
İçerik sadece atıfta bulunularak yayınlanabilir: Sanayi Türk. Editöryal görüş, yazarın görüşüne aykırı olabilir.